Farkında olmasak da zihnimiz çoğunlukla geçmiş ya da gelecekle ilgili şeylerle meşguldür ve bu durum bizi içinde bulunduğumuz anın gerçekliğinden koparabilir. Tam da bu durumda devreye bilinçli farkındalık giriyor. Bilinçli farkındalık ya da bilinen adıyla mindfulness, şimdiki zamanda yaşadığımız ve çevremizde gerçekleşen şeylere dikkatimizi verebilme becerisi olarak tanımlanmaktadır. Böylelikle anda kalarak içinde bulunduğumuz zamanı tam olarak algılayabilir, keşfedebilir, yaşayabiliriz. Bilinçli farkındalığa eşlik eden koşulsuz kabul ile yaşadığımız şeyin sebepleri üzerine uzun uzun düşünmek, bununla mücadele etmek veya onu inkar etmek yerine; yaşadığımız bu deneyimin, tıpkı içinde bulunduğumuz an gibi doğal ve geçici olduğunu fark edebiliriz.
Kökeni Uzak Doğu felsefesine dayanan ve yaklaşık 2500 yıldır varolan bu kavramın psikolojiyle tanışması 1970’li yılların sonlarına denk gelmektedir. John Kabat-Zinn, ABD’de bir merkezde kronik hastalığı olan kişilerin ağrılarını ve streslerini azaltmak amacıyla hastalara farkındalık beceri eğitimi vermiş ve bu eğitimle dikkati nefes alışverişine, beden duyumlarına, duygu ve düşüncelere odaklama durumu temel alınmıştır. Var olan ağrıdan ve stresten kaçınmanın, görmezden gelmenin daha büyük problemler yarattığı; yaşanılan zorluğu kabul etmenin ve hissettiklerinden dolayı kendini yargılamamanın ise hem fiziksel ağrı ve stresin etkilerini azalttığı hem de hastalıkla mücadele direncini arttırdığı görülmüştür. Bu farkındalık eğitimiyle John Kabat-Zinn, kişilerin yaşadıkları zorlukları kabul ederek, bu durum içinde de iyi hissetmek için yapabilecekleri şeyleri olduğunu keşfetmişlerini sağlamıştır.
Bilinçli farkındalık pratiğiyle beyinde bulunan ve duygusal tepkilerden sorumlu olan amigdalanın ve stres verici bir durumla karşılaştığımızda vücudumuzu ‘‘savaş ya da kaç’’ tepkisine hazırlayarak uyaran sempatik sinir sisteminin aktivasyonunda bir azalma sağlanabildiği görülmektedir. Bunun yanı sıra, yine beyinde bulunan ve dikkat, planlama, karar alma ve organizasyon gibi süreçlerden sorumlu olan bölümün aktivasyonunda ise bir artış meydana gelmektedir.
Bilinçli farkındalık pratikleri; duygu, düşünce ve davranışlarımızı da etkilemektedir. Bu çalışmalar sayesinde rahatsız edici duygu ve düşünceler de olduğu gibi kabul edilmesi sağlanabilmekte, yaşanılan olumsuz durum ya da duyguların birer deneyimden ibaret ve her deneyim gibi geçici olduğu fark edilmektedir. Geçmişe veya geleceğe kaçmadan; anda kalarak yaşadığımız deneyimi kabul etmek hem bizi zorluklara karşı güçlendirebilir hem de andaki yaşantıyı daha net görebilmemize yardımcı olabilmektedir.