TARİHÇİNİN NOT DEFTERİ
Köşe Yazarı
TARİHÇİNİN NOT DEFTERİ
 

Umuda Yolculuk: Türk Savaş Esirlerini Taşıyan Heimei-maru Gemisi ve Yarbay Çomara (Yukichi Tsamura)

I. Dünya Savaşı sonrasındaki en temel problemlerden biri esirlerin değişimi ve serbest bırakılması konusuydu. Taraf devletler dışında Hilal-ı Ahmer Cemiyeti (Kızılay) ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti) bu konuda etkin rol üstlenmişti. Esirlerin değişimi ve serbest bırakılması meselesi o dönemde uluslararası siyaset ve uluslararası hukukun en temel sorunlarından birisi haline geldi ve büyük krizler, insani dramlar yaşandı. Bu krizlerden birisi de Osmanlı esirlerini taşıyan Heimei-maru Gemisi’nde yaşandı. Bu geminin komutanı Yarbay Çomora’ydı. Asıl adı Yukichi Tsamura olan Yarbay Çomora (Çomura), Japon Ordusu’nda iyi bir eğitim aldıktan sonra I. Dünya Savaşı’nda görev yapmıştı. Bolşevik İhtilali sonrasında I. Dünya Savaşı’nda Rusya, esir aldığı Osmanlı askerlerini Sibirya’daki esir kampına götürmüştü. Bolşevikler’in yönetimi ele geçirmesinden sonra Rusya’da Bolşeviklerin ordusu Kızıl Ordu’ya karşı Çarlık yanlıları tarafından Beyaz Ordu kuruldu. Beyaz Ordu, Kızıl Ordu’ya karşı mücadele ediyor, Japonya’da bu mücadeleye destek veriyordu. Yarbay Çomora komutasındaki Japon Ordusu, Sibirya’da Türk esirlerin bulunduğu bölgeyi kontrolleri altına aldılar. Esir kampında binden fazla Türk esir vardı, esirler arasında kadın ve çocuklar da bulunuyordu. Hilal-ı Ahmer Cemiyeti ve İstanbul Hükümeti’nin de çabalarıyla Japonya, Türk esirlerini Osmanlı’ya teslim etmeyi kabul etti. Türk esirleri taşıyan Heimei-maru Gemisi, 23 Şubat 1921 tarihinde Vladivostok’tan yola çıktı. 3 Nisan 1921 tarihinde Süveyş Kanalı’nı geçen gemi kısa bir süre içerisinde Akdeniz’e ulaşmış oradan da 5 Nisan 1921 tarihinde Çanakkale Boğazı yakınlarına gelmişti. Fakat gemi Midilli Adası açıklarında Yunan Kraliyet Donanması tarafından durdurulmuştu.             Yunanlar, Türk esirlerin Osmanlı’ya iadesine kesinlikle izin vermeyeceklerini gemi komutanı Yarbay Çomora’ya bildirdiler. Hatta daha da ileri giderek esirlerin kendilerine teslim edilmesini istiyorlardı. Yunanların tüm ısrarlarına rağmen Japon Yarbay, Türk esirlerinin, Japon İmparatorluğu himayesinde olduğunu bu nedenle asla teslim etmeyeceklerini bildirdi. Yarbay Çomora, esirleri teslim etmemekte kararlıydı. Yunanistan, geminin geçişine kesinlikle izin vermediği gibi gemiyi 13 Nisan 1921 tarihinde Pire Limanı’na çekti ve altı ay boyunca gemiye erzak dahil hiçbir şey sokulmasına izin vermedi. Olay kısa bir sürede büyük bir insanlık krizine dönüşmüştü. Tüm dünyanın tepkisini çeken bu olay Milletler Cemiyeti’ne (Cemiyet-i Akvam) taşındı. Milletler Cemiyeti, ilk olarak en kısa sürede çocuk, kadın, hasta ve yaşlı tutsakların serbest bırakılması yönünde karar aldı. Bu karar üzerine sayıları yaklaşık dört yüzü bulan kadın, ihtiyar, hasta ve çocuk esir, Yunanistan’a ait Olympos Gemisi ile 6 Ağustos 1921 tarihinde İstanbul’a götürülmek üzere yola çıktı.  Bu gemi daha öncesinde büyükbaş hayvan taşımacılığında kullanılan bir gemiydi. Esirler gemiye bindirildiğinde geminin içi hayvan pislikleriyle doluydu. Gemiyi Türk esirlere temizleten Yunanlar bu muameleyle dolaylı olarak Türk insanına ve Türk milletine hakaret ediyor, esirlere eziyet etmekten geri durmuyordu.             Japonya, esirlerin Osmanlı’ya teslim edilmesini ve ardından geminin yoluna devam etmesini istiyordu. Bunun için İstanbul Hükümeti ve Japon Hükümetleri İtilaf Devletleri’nden Fransa ve İngiltere ile diplomatik temaslar kurduysa da başarılı olamadı.  Japonya daha sonra İtalya ile diplomatik temaslarda bulunmuştu. İtalya, Japonya ve Yunanistan arasında arabulucu olmayı üstlenmiş, Yunanistan’da İtalya’nın arabuluculuğunu kabul etmişti. Bu arabuluculuğun sağlanmasında özellikle Uluslararası Kızılhaç Cemiyeti ve Hilal-ı Ahmer Cemiyeti’nin büyük etkisi olmuştu. Yunanlar tarafından altı aydır Pire Limanı’nda bekletilen içerisinde Türk esirlerin olduğu Heimei-maru Gemisi, altıncı ayın sonunda 13 Ekim 1921 tarihinde İtalya’ya teslim edildi. Heimei-maru Gemisi, 18 Ekim 1921 tarihinde İtalyanların bir esir kampı olarak kullandıkları Asinara Adası’na yanaştı ve Türk esirleri buradaki esir kampına yerleştirdi. Adada çok zorlu bir süreç geçiren Türk esirler, yaklaşık sekiz ay kadar Asinara Adası’nda kaldılar. Buradaki kötü şartlardan dolayı bazı esirler hayatlarını kaybettiler. Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin diplomatik girişimleriyle 1922 yılının haziran ayında “Ümit” isimli Türk gemisi ile tüm esirler İstanbul’a getirildi. Esirler İstanbul’a dönmeden önce Yarbay Çomora adada Türk esirlere karşı bir veda konuşması yaptı. Konuşmasında Türk milletine karşı duyduğu sevgi ve muhabbeti dile getirdi. Sonrasında adadan ayrıldı.   Yıllar sonra 2019 yılının haziran ayının son günlerinde G-20 Zirvesi’ne katılmak için Japonya’ya giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Nogoya kentinde Türk toplumu temsilcileriyle bir araya gelmiş ve bir konuşma yapmıştı. Cumhurbaşkanı konuşmasında Türk -Japon İlişkileri üzerinde duruyor, iki kadim medeniyetin ilişkilerini tarihsel zemin üzerinde ele alıyordu. Türk-Japon dostluğunu anlatırken Japon Yarbay Çomora ve Heimei-Maru Gemisi’nden bahsetmişti. Bu konuşmayla Yarbay Çomora’nın kahramanlığı ve Yunan zulmüne karşı direnişi uzun yıllar sonra yeniden gündeme geliyordu.  2020 yılında İstanbul/Beykoz’da bir caddeye Japon Yarbay’ın (Yukichi Tsumura) adı verildi. Yakın tarihimizde pek de bilinmeyen bu önemli olayın Hayriye Savaşçıoğlu tarafından belgeseli yapıldı. “Vatana Giderken Heimei-Maru” adıyla beyaz perdeye aktarılan bu yapım gerek ulusal gerekse uluslararası arenada büyük ilgi gördü. Ayrıca konuyla ilgili tarihi romanlar kaleme alındı. Bu konudaki ilk roman 2018 yılında Adnan Şenel tarafından kaleme alınan “Heymeymero” adlı tarihi roman olup Eşik Yayınları tarafından yayımlandı. Sonrasında Zeki Marakoğlu “Heimei-maru” adında bir tarihi roman kaleme aldı, eser 2022 yılının Mart ayında Vaveyla Yayınları tarafından kitaplaştırıldı. Bu yazı vesilesiyle Japon Yarbay Çomora’ya şükranlarımızı sunarken tüm şehit ve gazilerimizi bir kez daha rahmetle, minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun!   KAYNAKÇA Bingür Sönmez, Sibirya Esir Kamplarında Yedi Yıl Sarıkamış’tan Vladivostok’a Dr. Yusuf İzzettin Bey’in Anıları, Tarihçi Kitabevi, İstanbul 2020. Cemalettin Taşkıran, Ana Ben Ölmedim / I. Dünya Savaşında Türk Esirleri, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2017. Cemil Kutlu, 1. Dünya Savaşı’nda Rusya’daki Türk Savaş Esirleri ve Bunların Yurda Döndürülme Faaliyetleri, Atatürk Üniversitesi Atatürk İlkeleri Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Erzurum 1997. Cemil Kutlu, “Vladivostok Asinara Hattında 1030 Türk”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı: 10, Erzurum 1998, s. 211-226. Halil Ataman, Harp ve Esaret/Doğu Cephesi’nden Sibirya’ya, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2014. Kızılay Arşivi Belgelerinde Savaş Esirleri, Editör: Recep Karacakaya, Seçil Ofset, İstanbul 2018. Merve Üner, I. Dünya Savaşı ve Sonrasında Rusya'daki Türk Esir Kampları (Sibirya Örneği), Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Balıkesir 2016. Serpil Sürmeli, “Vladivostok’tan Asinara Adası’na Türk Esirleri”, Atatürk Üniversitesi Atatürk Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 3, Erzurum 2005, s. 1-23. Görsel I: Asinara Adası’nda Türk Esirler için hazırlanan barakalar Görsel   II: Türk Esirler Ümit Vapurunda dönüş yolunda Görsel III: Türk Esirlerin Vladivostok’tan İstanbul’a kadar olan güzergâhı Görsel IV: Sıhhiye Dairesi Reisi Miralay Süleyman Emin Bey’in Tür Esirlerin durumu hakkında bilgi verdiği belge Görsel V: Japon Yarbay Çomora (Yukichi Tsamura) ve Ailesi             Görsel VI: Yönetmenliğini Hayriye Savaşçıoğlu’nun üstlendiği “Vatana Giderken Heimei-Maru” adlı belgeselin afişi
Ekleme Tarihi: 27 Haziran 2022 - Pazartesi

Umuda Yolculuk: Türk Savaş Esirlerini Taşıyan Heimei-maru Gemisi ve Yarbay Çomara (Yukichi Tsamura)

I. Dünya Savaşı sonrasındaki en temel problemlerden biri esirlerin değişimi ve serbest bırakılması konusuydu. Taraf devletler dışında Hilal-ı Ahmer Cemiyeti (Kızılay) ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti) bu konuda etkin rol üstlenmişti. Esirlerin değişimi ve serbest bırakılması meselesi o dönemde uluslararası siyaset ve uluslararası hukukun en temel sorunlarından birisi haline geldi ve büyük krizler, insani dramlar yaşandı. Bu krizlerden birisi de Osmanlı esirlerini taşıyan Heimei-maru Gemisi’nde yaşandı. Bu geminin komutanı Yarbay Çomora’ydı.

Asıl adı Yukichi Tsamura olan Yarbay Çomora (Çomura), Japon Ordusu’nda iyi bir eğitim aldıktan sonra I. Dünya Savaşı’nda görev yapmıştı. Bolşevik İhtilali sonrasında I. Dünya Savaşı’nda Rusya, esir aldığı Osmanlı askerlerini Sibirya’daki esir kampına götürmüştü. Bolşevikler’in yönetimi ele geçirmesinden sonra Rusya’da Bolşeviklerin ordusu Kızıl Ordu’ya karşı Çarlık yanlıları tarafından Beyaz Ordu kuruldu. Beyaz Ordu, Kızıl Ordu’ya karşı mücadele ediyor, Japonya’da bu mücadeleye destek veriyordu. Yarbay Çomora komutasındaki Japon Ordusu, Sibirya’da Türk esirlerin bulunduğu bölgeyi kontrolleri altına aldılar. Esir kampında binden fazla Türk esir vardı, esirler arasında kadın ve çocuklar da bulunuyordu. Hilal-ı Ahmer Cemiyeti ve İstanbul Hükümeti’nin de çabalarıyla Japonya, Türk esirlerini Osmanlı’ya teslim etmeyi kabul etti. Türk esirleri taşıyan Heimei-maru Gemisi, 23 Şubat 1921 tarihinde Vladivostok’tan yola çıktı. 3 Nisan 1921 tarihinde Süveyş Kanalı’nı geçen gemi kısa bir süre içerisinde Akdeniz’e ulaşmış oradan da 5 Nisan 1921 tarihinde Çanakkale Boğazı yakınlarına gelmişti. Fakat gemi Midilli Adası açıklarında Yunan Kraliyet Donanması tarafından durdurulmuştu.

            Yunanlar, Türk esirlerin Osmanlı’ya iadesine kesinlikle izin vermeyeceklerini gemi komutanı Yarbay Çomora’ya bildirdiler. Hatta daha da ileri giderek esirlerin kendilerine teslim edilmesini istiyorlardı. Yunanların tüm ısrarlarına rağmen Japon Yarbay, Türk esirlerinin, Japon İmparatorluğu himayesinde olduğunu bu nedenle asla teslim etmeyeceklerini bildirdi. Yarbay Çomora, esirleri teslim etmemekte kararlıydı. Yunanistan, geminin geçişine kesinlikle izin vermediği gibi gemiyi 13 Nisan 1921 tarihinde Pire Limanı’na çekti ve altı ay boyunca gemiye erzak dahil hiçbir şey sokulmasına izin vermedi. Olay kısa bir sürede büyük bir insanlık krizine dönüşmüştü. Tüm dünyanın tepkisini çeken bu olay Milletler Cemiyeti’ne (Cemiyet-i Akvam) taşındı. Milletler Cemiyeti, ilk olarak en kısa sürede çocuk, kadın, hasta ve yaşlı tutsakların serbest bırakılması yönünde karar aldı. Bu karar üzerine sayıları yaklaşık dört yüzü bulan kadın, ihtiyar, hasta ve çocuk esir, Yunanistan’a ait Olympos Gemisi ile 6 Ağustos 1921 tarihinde İstanbul’a götürülmek üzere yola çıktı.  Bu gemi daha öncesinde büyükbaş hayvan taşımacılığında kullanılan bir gemiydi. Esirler gemiye bindirildiğinde geminin içi hayvan pislikleriyle doluydu. Gemiyi Türk esirlere temizleten Yunanlar bu muameleyle dolaylı olarak Türk insanına ve Türk milletine hakaret ediyor, esirlere eziyet etmekten geri durmuyordu.

            Japonya, esirlerin Osmanlı’ya teslim edilmesini ve ardından geminin yoluna devam etmesini istiyordu. Bunun için İstanbul Hükümeti ve Japon Hükümetleri İtilaf Devletleri’nden Fransa ve İngiltere ile diplomatik temaslar kurduysa da başarılı olamadı.  Japonya daha sonra İtalya ile diplomatik temaslarda bulunmuştu. İtalya, Japonya ve Yunanistan arasında arabulucu olmayı üstlenmiş, Yunanistan’da İtalya’nın arabuluculuğunu kabul etmişti. Bu arabuluculuğun sağlanmasında özellikle Uluslararası Kızılhaç Cemiyeti ve Hilal-ı Ahmer Cemiyeti’nin büyük etkisi olmuştu. Yunanlar tarafından altı aydır Pire Limanı’nda bekletilen içerisinde Türk esirlerin olduğu Heimei-maru Gemisi, altıncı ayın sonunda 13 Ekim 1921 tarihinde İtalya’ya teslim edildi.

Heimei-maru Gemisi, 18 Ekim 1921 tarihinde İtalyanların bir esir kampı olarak kullandıkları Asinara Adası’na yanaştı ve Türk esirleri buradaki esir kampına yerleştirdi. Adada çok zorlu bir süreç geçiren Türk esirler, yaklaşık sekiz ay kadar Asinara Adası’nda kaldılar. Buradaki kötü şartlardan dolayı bazı esirler hayatlarını kaybettiler. Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin diplomatik girişimleriyle 1922 yılının haziran ayında “Ümit” isimli Türk gemisi ile tüm esirler İstanbul’a getirildi. Esirler İstanbul’a dönmeden önce Yarbay Çomora adada Türk esirlere karşı bir veda konuşması yaptı. Konuşmasında Türk milletine karşı duyduğu sevgi ve muhabbeti dile getirdi. Sonrasında adadan ayrıldı.  

Yıllar sonra 2019 yılının haziran ayının son günlerinde G-20 Zirvesi’ne katılmak için Japonya’ya giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Nogoya kentinde Türk toplumu temsilcileriyle bir araya gelmiş ve bir konuşma yapmıştı. Cumhurbaşkanı konuşmasında Türk -Japon İlişkileri üzerinde duruyor, iki kadim medeniyetin ilişkilerini tarihsel zemin üzerinde ele alıyordu. Türk-Japon dostluğunu anlatırken Japon Yarbay Çomora ve Heimei-Maru Gemisi’nden bahsetmişti. Bu konuşmayla Yarbay Çomora’nın kahramanlığı ve Yunan zulmüne karşı direnişi uzun yıllar sonra yeniden gündeme geliyordu.  2020 yılında İstanbul/Beykoz’da bir caddeye Japon Yarbay’ın (Yukichi Tsumura) adı verildi. Yakın tarihimizde pek de bilinmeyen bu önemli olayın Hayriye Savaşçıoğlu tarafından belgeseli yapıldı. “Vatana Giderken Heimei-Maru” adıyla beyaz perdeye aktarılan bu yapım gerek ulusal gerekse uluslararası arenada büyük ilgi gördü. Ayrıca konuyla ilgili tarihi romanlar kaleme alındı. Bu konudaki ilk roman 2018 yılında Adnan Şenel tarafından kaleme alınan “Heymeymero” adlı tarihi roman olup Eşik Yayınları tarafından yayımlandı. Sonrasında Zeki Marakoğlu “Heimei-maru” adında bir tarihi roman kaleme aldı, eser 2022 yılının Mart ayında Vaveyla Yayınları tarafından kitaplaştırıldı. Bu yazı vesilesiyle Japon Yarbay Çomora’ya şükranlarımızı sunarken tüm şehit ve gazilerimizi bir kez daha rahmetle, minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun!

 

KAYNAKÇA

Bingür Sönmez, Sibirya Esir Kamplarında Yedi Yıl Sarıkamış’tan Vladivostok’a Dr. Yusuf İzzettin Bey’in Anıları, Tarihçi Kitabevi, İstanbul 2020.

Cemalettin Taşkıran, Ana Ben Ölmedim / I. Dünya Savaşında Türk Esirleri, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2017.

Cemil Kutlu, 1. Dünya Savaşı’nda Rusya’daki Türk Savaş Esirleri ve Bunların Yurda Döndürülme Faaliyetleri, Atatürk Üniversitesi Atatürk İlkeleri Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Erzurum 1997.

Cemil Kutlu, “Vladivostok Asinara Hattında 1030 Türk”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı: 10, Erzurum 1998, s. 211-226.

Halil Ataman, Harp ve Esaret/Doğu Cephesi’nden Sibirya’ya, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2014.

Kızılay Arşivi Belgelerinde Savaş Esirleri, Editör: Recep Karacakaya, Seçil Ofset, İstanbul 2018.

Merve Üner, I. Dünya Savaşı ve Sonrasında Rusya'daki Türk Esir Kampları (Sibirya Örneği), Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Balıkesir 2016.

Serpil Sürmeli, “Vladivostok’tan Asinara Adası’na Türk Esirleri”, Atatürk Üniversitesi Atatürk Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 3, Erzurum 2005, s. 1-23.

Görsel I: Asinara Adası’nda Türk Esirler için hazırlanan barakalar

Görsel   II: Türk Esirler Ümit Vapurunda dönüş yolunda

Görsel III: Türk Esirlerin Vladivostok’tan İstanbul’a kadar olan güzergâhı

Görsel IV: Sıhhiye Dairesi Reisi Miralay Süleyman Emin Bey’in Tür Esirlerin durumu hakkında bilgi verdiği belge

Görsel V: Japon Yarbay Çomora (Yukichi Tsamura) ve Ailesi

            Görsel VI: Yönetmenliğini Hayriye Savaşçıoğlu’nun üstlendiği “Vatana Giderken Heimei-Maru” adlı belgeselin afişi

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (3)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gebzehurses.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Arif Yılmaztürk
(27.06.2022 16:16 - #166)
Yunan zulmü geçmişte neyse bugünde aynı devam ediyor sığınmacı mültecilere bile tahammülleri yok tarihe ışık olup aydınlattığınız için teşekkürler
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gebzehurses.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Hayriye Savaşçıoğlu
(30.06.2022 01:09 - #167)
Yazınız için çok teşekkürler. Hayriye Savaşçıoğlu
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gebzehurses.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Hayriye Savaşçıoğlu
(30.06.2022 01:09 - #168)
Yazınız için çok teşekkürler. Hayriye Savaşçıoğlu
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gebzehurses.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.