TARİHÇİNİN NOT DEFTERİ
Köşe Yazarı
TARİHÇİNİN NOT DEFTERİ
 

“Yüzyılın Maçından Yüzyılın Zaferine Millî Mücadele ve Futbol Panelinden Notlar”

Millî Mücadele’nin Yüzüncü Yılı Etkinlikleri kapsamında "Yüzyılın Maçından Yüzyılın Zaferine" Millî Mücadele ve Futbol konulu panel düzenlendi. Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ve Spor Tarihi Araştırmaları Derneği tarafından ortaklaşa organize edilen panel, 28 Temmuz Perşembe günü saat 10.00’da Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesi Dr. İbrahim Üzümcü Konferans Salonunda başladı. Katılımcılar arasında İstanbul, İzmir, Manisa ve Kocaeli’nden gelenler de vardı. Yakın dönem tarih araştırmaları ve Türk Spor Tarihi Araştırmaları açısından büyük önem taşıyan bu panelde, panelistler oldukça önemli bilgiler verdiler. Gazi Mustafa Kemal’in düşman istihbarat teşkilatlarından gizli bir şekilde Büyük Taarruz Harekâtı planını komuta kademesine aktarmak   amacıyla 28 Temmuz 1922 tarihinde Akşehir’de düzenlediği futbol maçının 100. yıl dönümünde gerçekleştirilen panelin birinci oturumu Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahdettin Engin’in başkanlığında başladı. Birinci oturumun ilk sunumu Barış Kenaroğlu’nun “Millî Mücadele ve Futbol” sunumuydu. Türk futbol tarihinin 1880’li yıllara kadar gittiğini belirten Kenaroğlu, Mütareke Dönemi’nde futbola ilginin daha da arttığını işgalci kuvvetler ile Türk takımları arasında maçlar yapıldığını belirtti. İşgalcilerin maç yaptıkları takımlar arasında Fenerbahçe de vardı. İşgal kuvvetleri İstanbul’dan ayrılmadan önce 29 Haziran 1923 tarihinde işgal kuvvetleri komutanı General Charles Harington adına bir kupa maçı düzenlemiş, maç 2-1 bitmiş, Fenerbahçe maçı Zeki Rıza (Sporel) Bey’in iki golüyle kazanmıştı.    Kenaroğlu’nun verdiği bilgilere göre Sultan II. Abdülhamid döneminden itibaren birçok futbol ve spor kulübü kurulmuştur. Türk futbol takımları ve Türk sporcuları I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusuna büyük destek vermişlerdi. Birçok futbolcu cephede savaşmış bazıları şehit olmuştu. Benzeri bir desteği Millî Mücadele’de görmek de mümkündü. Gazi Mustafa Kemal de her zaman sportif faaliyetleri yakından takip etti. Nitekim 5 Mayıs 1918 tarihinde Fenerbahçe Spor Kulübü’nü ziyaret ederek, sportif faaliyetlerin önemini vurguladı. Türkiye’nin daha cumhuriyet kurulmadan önce 1923 yılında FİFA’ya katılması ve aynı süreçte Türkiye Futbol Federasyonunun temelini oluşturan Futbol Heyet-i Müttehidesi adıyla kurulmasının ardından ertesi yıl Türkiye I. Lig’in başlaması, Gazi Mustafa Kemal’in futbola verdiği önemin en açık göstergesidir. Sunumunun sonunda bir kez daha Türk futbolcularının birçok savaşta yer aldığını belirten Kenaroğlu; “Türk futbol tarihinin şehitlerin tarihi, imparatorluktan ulus devlete geçişin tarihi” olduğunu söyleyerek sunumunu tamamladı.  Barış Kenaroğlu’nun ardından Bedri Cumhur Doğu “Millî Mücadele Kahramanı Kenan Or: Hem Kaleci Hem Asker” başlıklı sunumunu yaptı. Sunumuna başlarken Türk futbolunun gelişiminde İngilizlerin büyük etkisi olduğunu belirten Doğu, futbolun 1880’li yıllarda İngiliz tüccar (levantenler) aileler tarafından Osmanlı topraklarına getirildiğini bu nedenle ilk futbol takımlarının İzmir ve İstanbul gibi önemli ticari merkezlerde kurulduğunu söyledi. Özellikle İzmir’in işgal edilmesi sürecinde şehirlerle birlikte kulüplerinde işgal edildiğini belirtti. Bu nedenle ne I. Dünya Savaşı’nda ne de Millî Mücadele’de Türk futbol kulüplerinin ve Türk futbolcuların işgallere karşı duyarsız kalmadığını ifade etti. Özellikle I. Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi’nde, İstanbul ve İzmir’den giden birçok futbolcunun şehit olduğunu dile getirdi. Şehit olan futbolcular arasında Beşiktaş Futbol Takımından Kazım Bey, Asım Bey, Galatasaray Futbol Takımından Kürt Celal ve Ali İdris Bey gibi isimler vardı. Özellikle Millî Mücadele döneminde futbolun Türk subayları arasında giderek yayılan bir spor dalı olduğunu belirten Doğu, asker futbolcular arasında Kenan Or, Üsteğmen Nahit Bey, Üsteğmen Arif Bey gibi isimler olduğu bilgisini verdikten sonra İzmir’de kurulan futbol kulüplerinin faaliyetlerinden ve Kenan Or’un hayatı ve sporcu kimliğinden bahsederek sunumunu tamamladı. Bedri Cumhur Doğu’nun sunumunu tamamlamasının ardından Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arif Kolay “Osmanlı Arşiv Belgelerinde Türk Futbol Kulüpleri” başlıklı sunumunu yaptı. Sunumunda Türk spor ve futbol kulüplerinin ilk olarak Osmanlı’nın son döneminde kurulduğunu bu nedenle sporda kurumsallaşmanın Osmanlı’nın son döneminde başladığını belirtti. Özellikle İstanbul ve İzmir’de birçok spor kulübü kurulduğunu söyledikten sonra sadece İstanbul’da Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe dışında Vefa, Beylerbeyi, Nişantaşı, Kumkapı, Makriköy (Bakırköy) gibi futbol kulüplerinin de dahil olduğu 30 kadar kulüp olduğu bilgisini aktardı. Bu kulüplerin büyük bölümü Kadıköy, Üsküdar ve Fatih’te ya da buralara bağlı semtlerde kurulmuştu. Osmanlı’nın son döneminde sadece futbolun değil jimnastiğin de oldukça önemli bir spor dalı olduğunu belirten Kolay, sportif faaliyetlere gayrimüslimler kadar Türklerin de ilgi gösterdiğini bu nedenle kurulan kulüplerin büyük bölümünün Türkler tarafından kurulduğunu özellikle ifade etti. Doç. Dr. Arif Kolay’ın verdiği bilgilere göre 3o kadar futbol ve spor kulübünün yanında 40 kadar spor cemiyeti ve derneği kurulmuştur. Tüm panelistler birinci oturumda sunumlarını tamamladıktan sonra oturum başkanı Prof. Dr. Vahdettin Engin, Türk futbol tarihinin, askeri ve siyasi tarihimizin bir parçası olduğunu bu nedenle, bu panelin Kurtuluş Savaşı’nda önemli bir kırılma noktası olan 28 Temmuz 1922 tarihinde yapılan maçın yıl dönümünde gerçekleştirildiğini, Büyük Taarruz kararının ilk kez bu maç sırasında ve sonrasında yapılan toplantılarla komuta kademesi ve kolordu komutanlarına duyurulduğunu ifade etti. İlk Türk futbolcusu olan Fuat Hüsnü (Kayacan) Bey’in bir çığır açtığını daha sonra Türk gençleri arasında futbolun giderek yayıldığını, Osmanlı’nın son döneminde spor alanında yaşanan bu gelişmelerin Cumhuriyet döneminde de devam ettiğini ve bu dönemde futbol başta olmak üzere birçok spor dalının önem kazandığını belirtti. Sonrasında futbol tarihi ile ilgili araştırmaların son yıllarda arttığını bu araştırmalarla birlikte kulaktan duyma bilgilerin geçerliliğini yitirdiğini söyleyerek sözlerini tamamladı ve panelistlere katılım belgelerini takdim etti. Panelin ikinci oturumu Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot’un başkanlığında başladı. İkinci oturumun ilk panelisti Dr. İbrahim Kaçmaz “Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakının Kuruluşu” başlıklı sunumunu yaptı. Kaçmaz, verdiği bilgilere göre aralarında Galatasaray, Fenerbahçe, Darüşşafaka, Beylerbeyi, Altınordu, Anadolu İdman Yurdu, Hilal ve Vefa’nın da yer aldığı 16 spor kulübü bir araya gelerek 1922 yılında Türk İdman Cemiyetleri İttifakı’nı kurdu. İttifakın başkanlığına Ali Sami (Yen) Bey, asbaşkanlıklarına Burhan (Felek) Bey getirildi. Kaçmaz, bu kuruluşun Türkiye’nin ilk çok sporlu spor örgütü olduğunu bilgisini verdikten sonra cemiyetin kuruluşundan kısa bir süre sonra futbol, güreş ve atletizm federasyonlarının kuruluş süreçleri tamamlandığını ifade etti. Bu ittifak 1924 Paris Yaz Olimpiyatlarına, 1928 Amsterdam Yaz Olimpiyatlarına sporcu gönderdi. İttifakın çalışmaları M. K. Atatürk tarafından yakından takip ediliyordu. Bu ittifak daha sonradan 1936 yılında Türkiye Spor Kurumu’na dönüştürüldü. Kaçmaz, Türk sporunun kurumsallaşmasında ve Türk sporcularının uluslararası arenada kendisini göstermesinde Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakının oldukça önemli bir etkisi olduğunu belirttikten sonra sunumunu tamamladı.  Dr. İbrahim Kaçmaz sunumunu tamamladıktan sonra İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Alihan Limoncuoğlu “Futbol ve Siyaset İlişkisinden Örnekler: Türkiye ve İtalya” başlıklı sunumunu yaptı. Bu sunumda II. Dünya Savaşı öncesinde futbol-siyaset- devlet üçgenini ele alan Limoncuoğlu, II. Dünya Savaşı öncesinde futbolun devletler açısından bir temsil ve güç aracı olduğunu ifade etti. Dr. Alihan Limoncuoğlu’nun ardından Doç. Dr. Akif Pamuk “Kollektif Kimlik Olarak Taraftarlık” başlıklı sunumuyla taraftarlığı sosyolojik perspektifte ele aldı. Sonrasında panelistlere katılım belgeleri takdim edildi.  Yüzyılın Maçından Yüzyılın Zaferine Millî Mücadele ve Futbol Paneli Afişi Panelin birinci oturumundan bir fotoğraf Panelin ikinci oturumundan bir fotoğraf    
Ekleme Tarihi: 02 Ağustos 2022 - Salı

“Yüzyılın Maçından Yüzyılın Zaferine Millî Mücadele ve Futbol Panelinden Notlar”

Millî Mücadele’nin Yüzüncü Yılı Etkinlikleri kapsamında "Yüzyılın Maçından Yüzyılın Zaferine" Millî Mücadele ve Futbol konulu panel düzenlendi. Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ve Spor Tarihi Araştırmaları Derneği tarafından ortaklaşa organize edilen panel, 28 Temmuz Perşembe günü saat 10.00’da Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesi Dr. İbrahim Üzümcü Konferans Salonunda başladı. Katılımcılar arasında İstanbul, İzmir, Manisa ve Kocaeli’nden gelenler de vardı.

Yakın dönem tarih araştırmaları ve Türk Spor Tarihi Araştırmaları açısından büyük önem taşıyan bu panelde, panelistler oldukça önemli bilgiler verdiler. Gazi Mustafa Kemal’in düşman istihbarat teşkilatlarından gizli bir şekilde Büyük Taarruz Harekâtı planını komuta kademesine aktarmak   amacıyla 28 Temmuz 1922 tarihinde Akşehir’de düzenlediği futbol maçının 100. yıl dönümünde gerçekleştirilen panelin birinci oturumu Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahdettin Engin’in başkanlığında başladı. Birinci oturumun ilk sunumu Barış Kenaroğlu’nun “Millî Mücadele ve Futbol” sunumuydu.

Türk futbol tarihinin 1880’li yıllara kadar gittiğini belirten Kenaroğlu, Mütareke Dönemi’nde futbola ilginin daha da arttığını işgalci kuvvetler ile Türk takımları arasında maçlar yapıldığını belirtti. İşgalcilerin maç yaptıkları takımlar arasında Fenerbahçe de vardı. İşgal kuvvetleri İstanbul’dan ayrılmadan önce 29 Haziran 1923 tarihinde işgal kuvvetleri komutanı General Charles Harington adına bir kupa maçı düzenlemiş, maç 2-1 bitmiş, Fenerbahçe maçı Zeki Rıza (Sporel) Bey’in iki golüyle kazanmıştı.   

Kenaroğlu’nun verdiği bilgilere göre Sultan II. Abdülhamid döneminden itibaren birçok futbol ve spor kulübü kurulmuştur. Türk futbol takımları ve Türk sporcuları I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusuna büyük destek vermişlerdi. Birçok futbolcu cephede savaşmış bazıları şehit olmuştu. Benzeri bir desteği Millî Mücadele’de görmek de mümkündü. Gazi Mustafa Kemal de her zaman sportif faaliyetleri yakından takip etti. Nitekim 5 Mayıs 1918 tarihinde Fenerbahçe Spor Kulübü’nü ziyaret ederek, sportif faaliyetlerin önemini vurguladı. Türkiye’nin daha cumhuriyet kurulmadan önce 1923 yılında FİFA’ya katılması ve aynı süreçte Türkiye Futbol Federasyonunun temelini oluşturan Futbol Heyet-i Müttehidesi adıyla kurulmasının ardından ertesi yıl Türkiye I. Lig’in başlaması, Gazi Mustafa Kemal’in futbola verdiği önemin en açık göstergesidir. Sunumunun sonunda bir kez daha Türk futbolcularının birçok savaşta yer aldığını belirten Kenaroğlu; “Türk futbol tarihinin şehitlerin tarihi, imparatorluktan ulus devlete geçişin tarihi” olduğunu söyleyerek sunumunu tamamladı. 

Barış Kenaroğlu’nun ardından Bedri Cumhur Doğu “Millî Mücadele Kahramanı Kenan Or: Hem Kaleci Hem Asker” başlıklı sunumunu yaptı. Sunumuna başlarken Türk futbolunun gelişiminde İngilizlerin büyük etkisi olduğunu belirten Doğu, futbolun 1880’li yıllarda İngiliz tüccar (levantenler) aileler tarafından Osmanlı topraklarına getirildiğini bu nedenle ilk futbol takımlarının İzmir ve İstanbul gibi önemli ticari merkezlerde kurulduğunu söyledi. Özellikle İzmir’in işgal edilmesi sürecinde şehirlerle birlikte kulüplerinde işgal edildiğini belirtti. Bu nedenle ne I. Dünya Savaşı’nda ne de Millî Mücadele’de Türk futbol kulüplerinin ve Türk futbolcuların işgallere karşı duyarsız kalmadığını ifade etti. Özellikle I. Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi’nde, İstanbul ve İzmir’den giden birçok futbolcunun şehit olduğunu dile getirdi. Şehit olan futbolcular arasında Beşiktaş Futbol Takımından Kazım Bey, Asım Bey, Galatasaray Futbol Takımından Kürt Celal ve Ali İdris Bey gibi isimler vardı. Özellikle Millî Mücadele döneminde futbolun Türk subayları arasında giderek yayılan bir spor dalı olduğunu belirten Doğu, asker futbolcular arasında Kenan Or, Üsteğmen Nahit Bey, Üsteğmen Arif Bey gibi isimler olduğu bilgisini verdikten sonra İzmir’de kurulan futbol kulüplerinin faaliyetlerinden ve Kenan Or’un hayatı ve sporcu kimliğinden bahsederek sunumunu tamamladı.

Bedri Cumhur Doğu’nun sunumunu tamamlamasının ardından Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arif Kolay “Osmanlı Arşiv Belgelerinde Türk Futbol Kulüpleri” başlıklı sunumunu yaptı. Sunumunda Türk spor ve futbol kulüplerinin ilk olarak Osmanlı’nın son döneminde kurulduğunu bu nedenle sporda kurumsallaşmanın Osmanlı’nın son döneminde başladığını belirtti. Özellikle İstanbul ve İzmir’de birçok spor kulübü kurulduğunu söyledikten sonra sadece İstanbul’da Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe dışında Vefa, Beylerbeyi, Nişantaşı, Kumkapı, Makriköy (Bakırköy) gibi futbol kulüplerinin de dahil olduğu 30 kadar kulüp olduğu bilgisini aktardı.

Bu kulüplerin büyük bölümü Kadıköy, Üsküdar ve Fatih’te ya da buralara bağlı semtlerde kurulmuştu. Osmanlı’nın son döneminde sadece futbolun değil jimnastiğin de oldukça önemli bir spor dalı olduğunu belirten Kolay, sportif faaliyetlere gayrimüslimler kadar Türklerin de ilgi gösterdiğini bu nedenle kurulan kulüplerin büyük bölümünün Türkler tarafından kurulduğunu özellikle ifade etti. Doç. Dr. Arif Kolay’ın verdiği bilgilere göre 3o kadar futbol ve spor kulübünün yanında 40 kadar spor cemiyeti ve derneği kurulmuştur.

Tüm panelistler birinci oturumda sunumlarını tamamladıktan sonra oturum başkanı Prof. Dr. Vahdettin Engin, Türk futbol tarihinin, askeri ve siyasi tarihimizin bir parçası olduğunu bu nedenle, bu panelin Kurtuluş Savaşı’nda önemli bir kırılma noktası olan 28 Temmuz 1922 tarihinde yapılan maçın yıl dönümünde gerçekleştirildiğini, Büyük Taarruz kararının ilk kez bu maç sırasında ve sonrasında yapılan toplantılarla komuta kademesi ve kolordu komutanlarına duyurulduğunu ifade etti. İlk Türk futbolcusu olan Fuat Hüsnü (Kayacan) Bey’in bir çığır açtığını daha sonra Türk gençleri arasında futbolun giderek yayıldığını, Osmanlı’nın son döneminde spor alanında yaşanan bu gelişmelerin Cumhuriyet döneminde de devam ettiğini ve bu dönemde futbol başta olmak üzere birçok spor dalının önem kazandığını belirtti. Sonrasında futbol tarihi ile ilgili araştırmaların son yıllarda arttığını bu araştırmalarla birlikte kulaktan duyma bilgilerin geçerliliğini yitirdiğini söyleyerek sözlerini tamamladı ve panelistlere katılım belgelerini takdim etti.

Panelin ikinci oturumu Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot’un başkanlığında başladı. İkinci oturumun ilk panelisti Dr. İbrahim Kaçmaz “Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakının Kuruluşu” başlıklı sunumunu yaptı. Kaçmaz, verdiği bilgilere göre aralarında Galatasaray, Fenerbahçe, Darüşşafaka, Beylerbeyi, Altınordu, Anadolu İdman Yurdu, Hilal ve Vefa’nın da yer aldığı 16 spor kulübü bir araya gelerek 1922 yılında Türk İdman Cemiyetleri İttifakı’nı kurdu. İttifakın başkanlığına Ali Sami (Yen) Bey, asbaşkanlıklarına Burhan (Felek) Bey getirildi. Kaçmaz, bu kuruluşun Türkiye’nin ilk çok sporlu spor örgütü olduğunu bilgisini verdikten sonra cemiyetin kuruluşundan kısa bir süre sonra futbol, güreş ve atletizm federasyonlarının kuruluş süreçleri tamamlandığını ifade etti. Bu ittifak 1924 Paris Yaz Olimpiyatlarına, 1928 Amsterdam Yaz Olimpiyatlarına sporcu gönderdi. İttifakın çalışmaları M. K. Atatürk tarafından yakından takip ediliyordu. Bu ittifak daha sonradan 1936 yılında Türkiye Spor Kurumu’na dönüştürüldü. Kaçmaz, Türk sporunun kurumsallaşmasında ve Türk sporcularının uluslararası arenada kendisini göstermesinde Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakının oldukça önemli bir etkisi olduğunu belirttikten sonra sunumunu tamamladı.

 Dr. İbrahim Kaçmaz sunumunu tamamladıktan sonra İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Alihan Limoncuoğlu “Futbol ve Siyaset İlişkisinden Örnekler: Türkiye ve İtalya” başlıklı sunumunu yaptı. Bu sunumda II. Dünya Savaşı öncesinde futbol-siyaset- devlet üçgenini ele alan Limoncuoğlu, II. Dünya Savaşı öncesinde futbolun devletler açısından bir temsil ve güç aracı olduğunu ifade etti. Dr. Alihan Limoncuoğlu’nun ardından Doç. Dr. Akif Pamuk “Kollektif Kimlik Olarak Taraftarlık” başlıklı sunumuyla taraftarlığı sosyolojik perspektifte ele aldı. Sonrasında panelistlere katılım belgeleri takdim edildi.

 Yüzyılın Maçından Yüzyılın Zaferine Millî Mücadele ve Futbol Paneli Afişi

Panelin birinci oturumundan bir fotoğraf

Panelin ikinci oturumundan bir fotoğraf

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gebzehurses.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.