İşlerin ertelenmesi, günlük yaşamda birçok kişi tarafından sıkça deneyimlenen bir durumdur. Yapılması gereken bir iş varken birey, başka şeylerle meşgul olabilir ve “sonra yaparım” düşüncesine yönelebilir. Bu davranış, basit bir tembellik gibi algılansa da, psikolojik açıdan çok boyutlu bir olgudur. Erteleme, yalnızca bir alışkanlık değil; bireyin duygusal ve bilişsel süreçleriyle doğrudan bağlantılı bir davranış biçimidir.
Ertelemenin ardında genellikle kaygı, mükemmeliyetçilik veya başarısızlık korkusu gibi duygular yatar. Bir işe başlamak sadece işi yapmak anlamına gelmez; aynı zamanda bu işin getireceği duygusal yükle yüzleşmeyi de gerektirir. Bu yük, kimi zaman kaygı ve endişe, kimi zaman ise özgüven eksikliği veya başarısızlık korkusu şeklinde kendini gösterir. Zihin, bu yükten kaçınmak için kısa süreli rahatlama sağlayan yolları seçer: sosyal medyada dolaşmak, önemsiz işleri öne almak, kendimizi başka konulara kaptırmak veya “daha uygun zamanı beklemek” gibi. Başlangıçta rahatlatıcı görünen bu kaçış, zamanla suçluluk ve yetersizlik duygularını besleyerek kısır bir döngü oluşturur ve kişinin motivasyonunu aşamalı olarak zayıflatır.
Erteleme aynı zamanda bireyin duygularıyla kurduğu ilişkiyi de ortaya koyar. Görevle yüzleşmek, kaygı ve stresle doğrudan karşılaşmak demektir; bu süreç çoğu zaman kendimizi koruma ve zorlayıcı duygulardan kaçınma eğilimiyle şekillenir. Bu açıdan erteleme, yalnızca motivasyon eksikliği değil; kişinin duygu düzenleme biçiminin de bir yansımasıdır. Dolayısıyla erteleme, zorlayıcı deneyimlere karşı geliştirilmiş bir baş etme yolu veya koruyucu bir işlev olarak da anlaşılabilir.
Günlük yaşamda erteleme ile baş etmek, sabır ve farkındalık gerektirir. Bu döngüyü kırmak için küçük ve yönetilebilir adımlar atmak önemlidir. İşleri parçalara ayırmak, mükemmeliyetçi beklentileri gevşetmek ve “yeterince iyi”yi kabul etmek, başlangıç için önemli yaklaşımlardır. Ayrıca, ertelemenin ardındaki duygusal dinamikleri fark etmek hem davranışsal hem de duygusal farkındalığı artırır. Böylece kişi, yalnızca işi tamamlamak için değil, aynı zamanda kendi deneyimlerini daha sağlıklı bir şekilde karşılayabilmek için de hazır hale gelir.
Erteleme davranışı, çoğu zaman bireyin zor duygularla doğrudan yüzleşmek yerine geçici bir kaçış geliştirmesiyle ilişkilidir. Bu nedenle erteleme ile yüzleşmek, sadece işlerin ilerlemesini sağlamakla kalmaz; aynı zamanda kişinin kendi psikolojik süreçlerini tanımasına ve yönetmesine de yardımcı olur. Önemli olan, döngüyü fark edip küçük adımlarla ilerlemeye başlamaktır. Her adım, kişinin hem kendine güvenini hem de sorumluluklarını yerine getirme kapasitesini güçlendirir.
Sonuç olarak, erteleme yalnızca bir zaman yönetimi problemi değildir; bireyin duygusal ve bilişsel süreçleriyle bağlantılı, çok boyutlu bir olgudur. Bu süreç anlaşıldığında, kişi hem kendi davranışlarını daha iyi yönetebilir hem de duygusal deneyimleriyle daha sağlıklı bir ilişki kurabilir. Erteleme, doğru farkındalık ve yaklaşımlarla ele alındığında, kişiye hem kendini anlama sürecinde hem de yaşamında daha esnek adımlar atabilme konusunda katkı sağlayabilir.
Görüş, öneri ve talepleriniz için psk.ecembeyza@gmail.com adresine e-posta gönderebilir ya da 0532 229 82 12 numaralı telefondan iletişime geçebilirsiniz.