İlk defa tanıştığınız insanların olduğu bir yerdesiniz; çevrenizi gözlemliyorsunuz. Bakışlar, sesler ve küçük hareketler dikkatinizi çekiyor. Nefesiniz değişiyor, kalp atışlarınız hızlanıyor, elleriniz veya duruşunuz istemsiz şekilde geriliyor. Zihniniz olası senaryoları tarıyor: “Ne söylemeliyim?”, “Yanlış anlaşılır mıyım?”, “Diğerleri ne düşünecek?” Bu deneyim bazı kişiler için yoğun, bazıları için daha hafif hissedilebilir; ancak her durumda dikkatin ve bedenin tepkileri kendini gösteriyor. Aslında bu tür tepkiler, günlük yaşamın çeşitli sosyal durumlarında da kendini gösterebilir: yeni bir arkadaş grubuna katıldığınızda, iş toplantısında söz almanız gerektiğinde veya tanımadığınız kişilerle sosyal bir etkinliğe girdiğinizde.
Bu tepkileri fark etmek, hangi anların sizi zorladığını anlamak için bir fırsat sunuyor. Sözcüklerinizi seçmek zaman alabilir; bazen duraklayabilir, bazen bir kelimeyi unutabilirsiniz. Ancak bu duraklamalar veya sessizlikler, deneyimin doğal bir parçası ve dikkatinizi gözlemlemek için bir fırsattır. Zihninizin ürettiği otomatik olumsuz senaryoları fark etmek de bu süreçte önem kazanır. Örneğin, “Herkes beni değerlendiriyor” düşüncesi zihninizin bir varsayımı olabilir; bunu fark ederek yerine “Gerçekten herkes bana odaklanıyor mu, yoksa sadece ben böyle mi hissediyorum?” gibi gerçekçi sorular koyabilirsiniz. Bu küçük bilişsel yönlendirme, düşüncelerinizi daha yönetilebilir hâle getirir ve kaygıyı azaltabilir.
Yeni bir konuşma yapmanız veya düşüncelerinizi paylaşmanız gerektiğinde, çevrenin tepkileri ve bakışlar dikkatinizi daha fazla meşgul edebilir. Bu noktada, bedeninizi ve nefesinizi gözlemlemek, yaşadığınız stresi yönetmek için etkili bir araçtır. Örneğin, kalp atışınız hızlandığında kısa bir nefes egzersizi yapmak veya ellerinizi hafifçe açıp kapamak, bedenin verdiği sinyalleri düzenlemenize yardımcı olabilir. Küçük adımlar atmak, sessizlik veya tereddütleri kontrol edememe kaygısını azaltır ve sosyal etkileşimlerde kendinizi daha rahat hissetmenizi sağlar.
Zamanla bu farkındalık, sosyal durumları yönetmede işlevsel bir stratejiye dönüşür. Hangi durumların sizi daha çok strese soktuğunu fark etmek, tepkilerinizi gözlemlemek ve deneyimlerinizi anlamlandırmak, sosyal etkileşimlerde daha dengeli ve bilinçli hareket etmenizi sağlar. Bu farkındalık, sadece sosyal becerilerinizi güçlendirmekle kalmaz; aynı zamanda kendinizi değerlendirme biçiminizi de geliştirir. Dikkatin size yöneldiğini hissettiğiniz anlarda yaşanan stres, aslında zihinsel ve bedensel süreçlerinizi gözlemleyebilmeniz için bir fırsat sunar.
Önemli olan, hangi durumların stres yanıtlarınızı tetiklediğini fark edebilmek ve bu tepkileri zihninizde analiz edebilmektir. Bu farkındalık, sosyal bağlamlarda daha kontrollü ve bilinçli bir duruş geliştirmenize olanak tanır. Zihinsel süreçlerinizi ve bedensel tepkilerinizi gözlemlemek, adım adım sosyal etkileşimlerde işlevsel stratejiler oluşturmanıza ve deneyimlerinizi güçlendirmenize yardımcı olur. Böylece yalnızca stresle baş etmek değil, aynı zamanda sosyal becerilerinizi geliştirme ve deneyimlerden öğrenme fırsatını da elde edersiniz.
Görüş, öneri ve talepleriniz için psk.ecembeyza@gmail.com adresine e-posta gönderebilir ya da 0532 229 82 12 numaralı telefondan iletişime geçebilirsiniz.