Bazı günler fiziksel olarak yorulmamış olsak da derin bir yorgunlukla uyanırız. Beden değil, zihin ağırdır. Sürekli düşünen bir zihinle yaşamak, dinlenmekten çok mücadeleye dönüşebilir. Bitmeyen düşünceler, zihinsel olarak hep “açık” kalmamıza neden olur ve zamanla tükenmişlik hissi doğurur.
Sıklıkla duyduğumuz overthinking yani aşırı düşünme; sadece çok düşünmek değil, aynı düşünceler etrafında dönüp durmak, çözüm üretmeden analiz yapmak, olasılıklarda sıkışıp kalmaktır. Psikolojide bu durum genellikle ruminasyon ve kaygılı düşünce döngüleriyle ilişkilendirilir. Ruminasyon, geçmişe takılmak; kaygılı düşünme ise gelecekteki olumsuz senaryolara odaklanmaktır. Her iki durumda da zihin çözmekten çok, sorunları yeniden üretir.
Aşırı düşünme bir başa çıkma yöntemi gibi görünse de uzun vadede zihinsel enerjiyi tüketir, karar almayı zorlaştırır, anda kalmayı engeller ve huzursuzluk yaratır. Bu yorgunluk sadece yoğunluklardan değil, çoğu zaman geçmişin çözülememiş meselelerinden ve geleceğe dair belirsizliklerden kaynaklanır. “Ya öyle olursa?”, “Neden böyle hissettim?”, “Daha iyi yapabilir miydim?” gibi sorular fark edilmeden zihinsel bir yük haline gelir.
Sürekli düşünmek, her şeye hazırlıklı olma ya da hiçbir detayı kaçırmama isteğinden beslenir. Ancak hayatın belirsizliğini tamamen kontrol etmek mümkün değildir. Zihinsel yorgunluk, çoğu zaman çaresizliğe karşı gelişmiş bir “tetikte olma hali”dir.
Zamanla bu hal bedene de yansır: Uykuya dalmakta zorlanma, odaklanma güçlüğü, sinirlilik, unutkanlık ve fiziksel yorgunluk gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Kişi hareketsizken bile yorgun hisseder; çünkü zihni dinlenmez.
Peki bu döngü nasıl kırılır?
Öncelikle düşüncelerle özdeşleşmeden onları gözlemlemek gerekir. Yargılamadan fark etmek ve gelip geçici olduklarını kabul etmekle başlanabilir. “Zihnim şu an kaygılı düşüncelerle meşgul” diyebilmek, onları kendinizden ayırmanıza yardımcı olur.
Zihinsel rahatlama için düzenli molalar önemlidir. Derin nefes egzersizleri, kısa meditasyonlar ve beden farkındalığı zihnin gürültüsünü azaltabilir. Teknoloji kullanımını sınırlamak, doğada vakit geçirmek ve sosyal bağları güçlendirmek de zihni yeniler. Gerektiğinde profesyonel destek almak, bu döngüleri kırmada oldukça etkilidir
Son olarak, düşünceleri kontrol etmeye çalışmak yerine onları yönetmeyi öğrenmek gerekir. Her düşünceye kapılmak zorunda olmadığınızı fark etmek, zihinsel yükü hafifletir.
Zihin düşünmekle görevlidir ama sürekli meşgul olmak zorunda değildir. Bazen sadece “orada olmak”, zihni dinlendirmek için yeterlidir.
Görüş, öneri ve talepleriniz için psk.ecembeyza@gmail.com adresine e-posta gönderebilir ya da 0532 229 82 12 numaralı telefondan iletişime geçebilirsiniz.