Hayat, sürekli seçimlerle doludur. Sabah ne giyeceğimizden, iş veya eğitim hayatındaki önemli kararlara, ilişkilerde atılacak adımlara kadar her karar, zihnimizde karmaşık bir süreç başlatır ve kararsızlık ortaya çıkar. Kararsızlık, yalnızca “tercih edememek” değil; kişinin kendi değerleri, öncelikleri ve geçmiş deneyimleriyle yüzleşmesidir. Kararsızlık yaşayan kişiler, çoğu zaman bir seçim yapmanın sonucunda kaybedeceklerini düşündükleri şeylere odaklanır. Zihin, olası tüm senaryoları hesaplar ve çoğu zaman “en güvenli” seçeneğe yönelir. Bu da, kişinin bilinçli bir karar vermek yerine beklemeyi seçmesine yol açar. Sonuç olarak, karar süreci bir çatışma ve karmaşaya dönüşür, kişi kendini sıkışmış hissedebilir. Bu süreçte kararsızlığın kaynakları çok çeşitlidir. Bireyin kendi beklentileri ile başkalarının beklentileri arasındaki çatışma, geçmiş deneyimlerden gelen hayal kırıklıkları, risk alma konusundaki tereddütler ve mükemmeliyetçilik, karar vermeyi zorlaştırır. Bir kişi, her adımını olası hatalardan korumaya çalıştığında, seçim yapmak bir yük hâline gelir. Hatta kimi zaman, karar verememek kişinin kendini olası hatalardan koruma çabası olabilir; bu durum ise ilerlemeyi geciktirebilir. Kararsızlık, yalnızca bir engel olarak görülmemelidir; aynı zamanda kendimizi tanımak ve önceliklerimizi fark etmek için bir fırsattır. Karar verirken hangi seçeneklerin yaşam tarzınız, hedefleriniz ve kişisel önceliklerinizle uyumlu olduğunu anlamak önemlidir. Bu farkındalık, karar vermeyi basit bir eylem olmaktan çıkarır; kendi yolunuzu keşfettiğiniz ve kendinizle yüzleştiğiniz bir sürece dönüştürür. Günlük yaşamda, karar vermek küçük bir tercih gibi görünse de, bu tercihler birikerek kişisel farkındalığınızı şekillendirir. Örneğin, iki iş teklifi arasında kalmak, ilişki konusunda kararsızlık yaşamak ya da rutin seçimlerde sürekli tereddüt etmek, kişinin önceliklerini ve sınırlarını gözden geçirmesine yol açar. Her karar, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi sınırlarınızı, korkularınızı ve arzularınızı test ettiğiniz bir süreçtir. Kararsızlığın yükünü hafifletmek, önceliklerinizi netleştirmekle başlar. Mükemmeliyetçilikten uzaklaşmak ve seçimlerin kusursuz olmak zorunda olmadığını kabul etmek, süreci daha sağlıklı hâle getirir. Kararsızlık, duraksama gibi görünse de, bireyin kendi öncelikleriyle uyumlu bir yaşam kurmasına ve seçimleriyle barışmasına olanak tanır. Sonuç olarak, kararsızlık yalnızca bir gecikme değil; kendimizle kurduğumuz ilişkinin, değerlerimizle uyum içinde karar alma kapasitemizin ve yaşam yolculuğumuzun bir göstergesidir. Karar vermek, bazen yalnızca kendimizi anlamak ve seçimlerimizle barışmaktır. Bu farkındalık, seçimlerin ağırlığını hafifleterek, bizi hem daha bilinçli hem de daha uyumlu bir yaşama taşır. Görüş, öneri ve talepleriniz için psk.ecembeyza@gmail.com adresine e-posta gönderebilir ya da 0532 229 82 12 numaralı telefondan iletişime geçebilirsiniz.